Kadıköy-Haydarpaşa Harbour Urban Design

Kadıköy-Haydarpaşa Harbour Urban Design

Area

3000000

Year

2001

“Su ve Zamanın Bir Palimpsesti:                                             Haydarpaşa Limanı’nın Yeniden Keşfine Dair Düşünceler”

Bir şehir asla yalnızca binalardan ibaret değildir. O bir metindir—yazılmış, silinmiş, yeniden yazılmış ve kuşaklar boyunca yeniden okunmuş bir metin. Hükümdarlar, tüccarlar, düşçüler tarafından. İstanbul böyle bir şehirdir—belki de bu tanıma en çok uyan şehirdir. Ve Kadıköy, bu şehrin en eski başlangıç noktası olarak, toprağında, dalgalarında, kokularında tarihten de eski bir hafızayı taşır.

Haydarpaşa Limanı, bir zamanlar Bağdat Demiryolu’nun canlı son durağıydı ama hiçbir zaman yalnızca bir lojistik noktası olmadı. O hep bir eşikti. Asya ile Avrupa, geçmiş ile gelecek, varış ile gidiş arasında bir eşik. Gözünüzde canlandırın: Yolcular burada trenden inerdi, Topkapı’nın silueti gözlerinin önünde, minareler pus içinde belirirken yüreklerinde yeni bir hikâyenin umudu olurdu.

Ama bugün—ve bu zamanın kazara getirdiği bir sonuç değil, yapısal kararların neticesi—bu liman bir dönüşümün eşiğinde. Gümrük terminali taşınıyor ve böylece megakentin sıkışık anlatısında nadir bir boşluk, nadir bir açıklık beliriyor: suya, tarihe ve kolektif hafızaya açılan geniş bir alan.

Peki böyle bir yerle ne yapılmalı?

İşte bu noktada kentsel planlama mühendislikten ziyade bir göstergebilimsel meseleye dönüşür. Çünkü bir alan sadece “yeniden kullanılamaz”; önce okunmalıdır. Bir palimpsest gibi. Eski katmanlar—Kadıköy’ün antik Khalkedon dönemi, Osmanlı bahçeleri, sömürge döneminin demiryolu altyapısı—üstü örtülerek değil, yorumlanarak ele alınmalıdır.

TCA’nın önerdiği vizyon ise yalnızca bir yeniden işlevlendirme değil; bir ütopyadır: dinlenme, eğitim, bilimsel araştırma ve barınmayı bir araya getiren bir kentsel yapı—modern kentlerin sıkça düştüğü soylulaştırma (gentrifikasyon) tuzaklarından uzak. Bu, sermayeyi değil, yaşam kalitesini ölçüt olarak almayı gerektirir.

Moda ve çevresindeki mahalleler—çay bahçeleriyle, banklara bırakılmış kitaplarla, edebi havasıyla—kentsel kimliğin dengeden doğduğunu gösterir: doğayla yoğunluk arasında, mahremiyetle kamusal alan arasında, modernlikle hüzün arasında bir denge.

Yeni Haydarpaşa işte böyle bir topos olabilir—kelimenin en özgün anlamıyla: anlam üreten bir yer. Gösterişli mimarisiyle değil, derinliğiyle. Sadece yaşamak için değil, düşünmek için bir yer. Bilimsel kurumlar, kültürel mekânlar, kütüphaneler, galeriler ve aynı zamanda şehirden dışlananlar için yaşam alanları… Bunlar bir hayal değil, şehirlerin aslında hep olması gerekenleridir.

Peyzaj planlaması da doğaya yalnızca yer açmakla kalmamalı, onunla konuşmalıdır. Marmara’dan esen rüzgâr, tuzlu nem, martıların uçuşu—bunlar bu alanın asıl sakinleridir. İnsan, kendini bu düzene dâhil etmelidir, onu baskılamamalıdır.

Sonuçta—ve belki de en hayati düşünce budur—Haydarpaşa Limanı’nın dönüşümü estetik değil, etik bir meseledir. Çünkü en değerli eşiğini kısa vadeli kâra kurban eden bir şehir, ruhunu kaybeder. Ama o eşiği—herkese, düşünceye, yaşama—açan bir şehir, geleceğini geri kazanır. 

 

Budget:900000000
Location:Istanbul,TURKEY

Galıp Dede Caddesi Yörük Çıkmazı 8 | 34420 Beyoğlu Istanbul Tel. +90 (212) 249 21 64 | Fax +90 (212) 249 22 95 | info@cakmakli.com